Kaygı Bozuklukları (Anksiyete)
Ara sıra yaşadığımız kaygılar hayatımızın normal bir parçasıdır. Çoğumuz sağlık, para veya aile sorunları gibi konularda endişeleniriz. Ancak anksiyete bozuklukları, geçici endişe veya korkudan çok daha fazlasını içerir. Kaygı bozukluğu olan kişilerde, kaygı ortadan kalkmaz ve zamanla daha da kötüleşebilir; iş performansı, okul çalışmaları, aile ve sosyal ilişkiler gibi günlük aktiviteler doğrudan ve önemli ölçüde etkilenebilir. En çok görülen anksiyeteler: • Genellikle günlük yaşamı etkileyebilecek kalıcı bir endişe veya korku hissini içeren Yaygın Anksiyete Bozukluğu, • Ortada açık bir tehlike ya da tetikleyici olmasa bile ani ve yoğun korku, rahatsızlık hissi ya da kontrolü kaybetme duygusunun yaşandığı Panik Atak, • Başkaları tarafından izlenilme ve yargılanma konusunda yoğun ve ısrarcı bir korkuyla ifade edebileceğimiz Sosyal Anksiyete Bozukluğu, • Belirli nesnelere veya durumlara karşı yoğun bir korku veya tiksinti şeklinde kendini gösteren Fobi’dir. Burada fobilere bir parantez açalım. Bazı durumlarda endişeli olmak gerçekçi olsa da fobisi olan kişilerin hissettiği korku, durum veya nesnenin neden olduğu gerçek tehlikeyle orantısızdır. Uçak, yükseklik, örümcek-köpek-yılan vb bazı hayvanlara karşı hissedilen korkular, enjeksiyon (halk dilinde iğne) korkusu vb. fobileri Basit Fobiler ya da Spesifik Fobiler olarak adlandırıyoruz. Ayrıca toplu taşımayı kullanma, açık alanlarda bulunma, kapalı alanlarda bulunma, sırada veya kalabalık içinde bulunma, evin dışında yalnız olma vb. durumlardan korku şeklinde kendini gösteren Agorafobi de sık görülen fobiler arasındadır. Bunların dışında, Ayrılık Kaygısı Bozukluğu, nadir olarak görülse de Seçici Konuşmazlık önemli diğer anksiyete türleridir. Araştırmalar hem genetik hem de çevresel faktörlerin bireylerde anksiyete bozukluğu geliştirme riskine katkıda bulunduğunu gösteriyor. Genel risk faktörlerinden söz edebilirsek de her anksiyete bozukluğu tipinin risk faktörleri farklılık göstermektedir. Anksiyete bozuklukları genellikle psikoterapi veya ilaç tedavisi yoluyla ya da her ikisiyle tedavi edilir. İlaç, anksiyete bozukluklarını tedavi etmez, ancak belirtilerinin hafifletilmesine yardımcı olur. Psikoterapi (veya konuşma terapisi) ise anksiyete bozukluğu olan kişilere uygulanan yaygın bir tedavi yöntemidir. Etkili olabilmesi için sizin özel kaygılarınıza yönelik olması ve ihtiyaçlarınıza göre uyarlanması gerekir. Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT) yardımcı olabilecek en önemli ve etkin yöntemdir. Bu yöntem, daha az endişe ve korku hissetmenize yardımcı olmak için farklı düşünme, davranış ve durumlara tepki verme yollarını öğretir. Bunun dışında Maruz Bırakma Terapisi, Kabul ve Kararlılık Terapisi gibi başka yöntemler de mevcuttur. Anksiyete bozukluğu olan bazı kişiler, kendi kendine yardım veya destek grubuna katılmaktan ve sorunlarını ve başarılarını başkalarıyla paylaşmaktan fayda görebilir. Egzersiz, farkındalık ve meditasyon gibi stres yönetimi teknikleri de kaygı semptomlarını azaltabilir ve psikoterapinin etkilerini arttırabilir.
Kln. Psk. Esra ÖZDEN
Psikolog