Sınırda (Uçlarda) Yaşamak
Kişilik bozukluklarının en yaygın olanlarından birisi de Borderline Kişilik Bozukluğu’dur. Bu bozukluğa sahip olan kişilerin temel özellikleri, diğer insanlarla ilişkilerinde, kimlik duygularında ve duygusal davranışlarında kimi tutarsızlıkla birlikte, dürtülerini kontrol etmede zorluklar şeklinde ortaya çıkmaktadır. Psikiyatri/psikoloji kliniklerine başvuranların önemli bir kısmını (%30-60) oluşturmaktadırlar. Öte yandan borderline kişilik bozukluğunun kadınlarda görülme sıklığının, erkeklere oranla üç kat olduğunu söyleyebiliriz. Borderline kişilik bozukluğu, yalnızca yaşam kalitesini olumsuz anlamda etkilememekte, ömür boyu etkilerini arttırarak devam ettirmekte ve ilerleyen yıllarda kişileri intihar eğilimli hale dahi getirebilmektedir. Esas olarak Borderline kişilik bozukluğu, duygusal ve davranışsal olarak istikrarsızlık, kimlik bütünlüğü eksikliği, kendine zarar verme eğilimi, düşük özgüven gibi semptomlarla karakterize edilir. Kişi kendini kontrol etmekte zorlanır, sık sık öfke nöbetleri yaşar ve çoğu zaman kendini yalnız hisseder. Bu hastaların önemli bir kısmı aynı anda depresyon veya anksiyete gibi başka bir ruhsal hastalığı da yaşar. Tüm psikiyatrik ve psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi, profesyonel yardım alınması tedavi açısından çok önemlidir.. Borderline kişilik bozukluğu tek bir nedenden kaynaklanmaz. Farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir: genetik, çevresel ya da bireysel faktörler. Ayrıca, borderline kişilik bozukluğuna sahip bireylerin beyin yapılarında fonksiyonel ve yapısal farklar olduğu da görülmüştür. Sosyal ilişkiler, kültürel bağlar, içinde bulunulan çevre, aile, arkadaşlar veya yaşanan olaylar pekâlâ bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, çoğu psikolojik rahatsızlıklarda önemli bir rol oynayan, geçmişte yaşanmış bazı travmatik olaylar da(taciz, tecavüz, cinsel istismar, şiddet, ihmal edilme, terk edilme, çok sevdiği birisinin kaybı, vb.) borderline kişilik bozukluğunu tetikleyebilmektedir. Borderline kişilk bozukluğunun belirtileri daha çok ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, önceki dönemlerde de belirtiler fark edilebilir. Bize en çok sorulan soruların başında da bu bozukluğun “düzelip düzelemeyeceği” sorusu gelmektedir. Bu rahatsızlık eğer tedavi edilmezse, ömür boyu etkilerini arttırarak devam ettirebilir. Yalnızca destek alınarak ve/veya sadece ilaç kullanarak tedavi mümkün değildir. Çevrenin desteği de çok önemlidir. Bu açıdan, başta terapi seansları olmak üzere, ilaç ve çevre desteğinden oluşan bütüncül bir yaklaşım en doğrusu olacaktır. Yine çok sorulan bir konuyu açıklamak istiyorum: Borderline ve Bipolar Bozukluk aynı şey midir? Tabii ki değildir ama maalesef çok sık karıştırılmaktadır. Benzer semptomlar gösterse de iki farklı psikiyatrik rahatsızlıktır. Borderline kişilik bozukluğu, genellikle kimlik bütünlüğü sorunlarıyla birlikte duygusal dengesizlikleri içerirken; bipolar bozukluk daha çok duygu-durum değişimlerini kapsar. Bipolar bozukluğun en belirgin semptomları arasında ani duygu-durum değişimleri, yüksek enerji seviyeleri ve yoğun depresif dönemler yer alırken, borderline kişilik bozukluğunda öfke patlamaları, kendine zarar verme davranışları ve terk edilme korkusu gibi semptomlar ön plandadır. Ayrıca, bipolar bozuklukta manik ve hipo-manik ataklar görülürken, borderline kişilik bozukluğunda bu tür ataklar yoktur. Tedavi açısından baktığımızda ise, Bipolar tedavisinde genellikle ilaç kullanımı önerilirken, borderline tedavisi daha çok terapi odaklıdır. Sonuçta her iki bozukluk ciddi bir şekilde ele alınması gereken psikiyatrik problemlerdir ve ancak doğru tanı ve tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilirler.
Kln. Psk. Esra ÖZDEN
Psikolog