Anksiyete Bozuklukları genellikle 10 yaş ve öncesinde başlamakta olup çocuk ve ergenlerde en yaygın psikiyatrik bozukluklar arasındadır. Bu dönemde ortaya çıkan kaygı ve korkular geçici hafif semptomlardan tam gelişmiş anksiyete bozukluklarına kadar şiddeti değişebilir.
Anksiyete Bozuklukları çocuk ve ergenlerin okul ve sosyal hayatında önemli derecede bozulmalara sebep olabilir. Anksiyete aslında bebeklik ve çocukluk döneminde beynin tehlike durumlarında hayatta kalabilmesi için geliştirdiği bir savunma sistemidir. Yani anksiyete tipik olarak patolojik değildir. Ancak bireyin anksiyete durumu sık ve şiddetli hale gelmeye başladığında kişinin işlevselliğini bozduğunda ve kaçınma belirtilerine sebep oluyorsa anksiyete bozukluğundan söz edilebilir. Yetişkinlere kıyasla çocuklarda normal ve patolojik anksiyete ayrımı yapılması zor olabilir çünkü çocuk doğası gereği birçok geçici kaygı ve korkular yaşar. Okul öncesi dönemde çocuğun bakım verenden ayrılırken yaşadığı ayrılma kaygısı buna örnek gösterilebilir. Bu nedenle çocuklarda anksiyete bozukluğuna dair bir değerlendirme yapılacaksa eğer çocuğun biliş,dil becerileri ve duygusal gelişimi ile normal gelişim gösteren çocukların gelişimsel süreçlerindeki farklılığa bakarak değerlendirilir. Anksiyete Bozukluklarının sebebi araştırıldığında karşımıza çıkan sonuç, tıpkı diğer psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi genetik ve çevresel etkenlerden kaynaklandığı görülür. Örneğin Anksiyete Bozukluğu olan ebeveynlerin çocuklarında anksiyete bozukluğu çıkma ihtimali bu tanı grubunda olmayan ebeveynlerin çocuklarından risk oranı olarak daha yüksektir. Buna ek olarak çevresel faktör olarak da ebeveyn tutumları, sosyal öğrenme yolu ile çocuğun öğrendiği bazı rol model yapıları da bunda etkili olduğu düşünülür. Diğer bir risk faktörü ile ilgili yapılan çalışmalarda çocuğun mizaç faktörünün de etkili olduğu yönündedir.