Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Kaygı; stresli durumlarda oluşabilen normal bir insan tepkisidir. Bu nedenle herkes zaman zaman endişeli veya kaygılı hisseder. Fakat kaygı bozukluğu olan insanlar için bu korkular ve endişeler geçici olmamakta, zamanla daha da kötüye gidebilmektedir.
Anksiyete bozukluğu hem yetişkin hem de çocuklarda yaygın olup kişinin iş yerinde, okulda ve sosyal durumlarda çalışma becerisini ciddi biçimde bozabilir, aile bireyleri ve arkadaşları ile olan ilişkilerini olumsuz olarak etkileyebilir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu olan insanlar, olumsuz duygu ve durumlara karşı özellikle daha fazla tepkiler verirler. Çoğu zaman, insanlar bu olumsuz tepkilerle başa çıkmaya çalışarak, onları endişelendiren durumlar veya deneyimlerden uzak durmaya çalışırlar. Ne yazık ki, kaçınma geri tepebilir ve kaygıyı daha da arttırabilir. Yaygın Anksiyete Bozukluğu olan kişiler sürekli, aşırı ve duruma uymayan endişe yaşarlar. Bu aşırı endişe yaşamlarını engelleyebilecek düzeydedir. Bu kişiler hep en kötü sonucu düşünür ve yaşamları kontrollerinin dışındaymış gibi hissederler. Endişelerinin fazla olduğunu bilseler bile denetleyemez ve bir türlü sakinleşemezler.
Yaygın Anksiyete Bozukluğunda Görülebilecek Belirtiler:
Üzüntüyü kontrol etmeyi zor bulma, huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe, kolay yorulma, düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması, irritabilite, kas gerginliği, uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku) gibi belirtilerdir. Ayrıca fiziksel bir hastalık varmışçasına, kas, eklem ve baş ağrısı, yutma güçlüğü, titreme ve seğirmeler, sıcak basması, terleme, kızarma, bulantı gibi fiziksel yakınmalar da eşlik edebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğunun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir zamanın bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. Yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur. Yaygın anksiyete bozukluğunun yaşam boyu sıklığı kadınlarda %7,7 ve erkeklerde %4,1’dir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 2 kat fazladır.